Professor Aygün Attarın Mehriban Əliyeva hekayəsi

Giresun Üniversitesi Eski Rektörü Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi Türkiye Azerbaycan Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Mihriban Aliyeva’nın doğum günü dolayısıyla bir yazı kaleme aldı. Yazıda Azerbaycan First Lady’sinin hikâyesi anlatıldı.

Dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva 58 yaşına girdi. Azerbaycan’da çokça sevilen Aliyeva’ya tebrik yağarken Karadağlı Prof. Dr. Aygün Attar da Aliyeva için bir yazı kaleme alarak hikayesini anlattı. İşte ‘Bizim Mihriban’ başlıklı o hikaye: “Yazdığım bu yazı iyi bir eş ve 3 çocuk annesi, 5 torunu olan bir kadın hakkındadır. Benim doğduğum, babamın dedemin mezarlarının 30. yıla yakın işgal altında kalmasına Demir Yumrukla son veren Azerbaycan Devlet Başkanı, Muzaffer Ali Baş Komandanın sırtını dağ gibi dayadığı zarif ama kesinlikle zayıf olmayan ve karakteri İsmiyle müsemma olan eşi Mihriban hanımı anlatacağım. Siz onu saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve eşi Emine hanımefendinin Can Azerbaycan ziyaretlerinde yahut oradaki Vatandan buradaki Vatana seyahatlerde görüyorsunuz. Ben onun resmin arkasındaki kimliğinden bahsetmek, narin yapısıyla üstlendiği zor görevleri anlatmak, şehitlerimiz ve gazilerimiz için döktüğü gözyaşları ve şehit annesinin önünde diz çökerek teselli ettiği karelerden bahsetmek istiyorum.

Şuşa Beyannamesi imza töreninde Emine hanımın koluma zarif kelebek misali yapışan o ellerin mutfaktaki maharetinden, Zafer yürüşü için gittiğimiz pandemi sürecindeki o sıkıntılı ortamda kendi elleriyle Sayın Cumhurbaşkanımız ve hanımefendi için hazırlamış olduğu mükemmel yemeklerden bahsetmeyeceğim.

Mutlu ama hayatını kaybetmiş üç bin şehidimiz nedeniyle acılı bir kadının başarı öyküsünü sizlerle paylaşmaktaki maksadım, Doğu dünyasında Kadının başarısına geçmişten günümüze duyduğum saygı ve Can Azerbaycan diyerek yıllardır anket sonuçlarında en yakın görüp bir millet olduğumuz Devletin Başkan yardımcısını her yönüyle Türk Kamuoyuna tanıtmaktır. Üç çocuk annesi diyerek başlamıştım…

Anne olmak zordur ve üç çocuklu bir anne olarak anne olarak kariyer yapmanın zorluklarını iyi biliyorum. İlgi merkezinde olmak nedir, vicdansızca eleştirilmek, rakiplerin ve iftira atanların kullandığı vicdansız yöntemler nelerdir, onları çok iyi bilirim. Dost geçinenlerin dikenlerini, başkalarının başarılarından endişe edenlerin tuzaklarını da iyi bilirim.

Kimse kusura bakmasın. Göz önünde olup başarılı kadın olmak kolay değil. 35 yıldır Türkiye’de yaşıyorum ve ister akademik isterse de normal hayatta başarılı kadınların varlığından her zaman mutlu olmuşumdur.

Bu yazı için kalemi elime almam da kadınlara karşı pozitif ayrımcılığımdan kaynaklanıyor, bilin istedim. Kamuoyuna unvan verdiği tüm açıklamalarında, şanlı Karabağ Zaferimize giden her müjdeli kutlamada Devlet Başkan birinci Yardımcısı Mihriban Aliyeva’nın paylaşımları şöyle bitmektedir: Sizin Mihriban.

Samimiyetin ve halka kucaklaşmanın özü olan şu ifadeden hareketle ” Bizim Mihriban ‘ı -44 günlük savaş boyunca askeri üniformayı üstünden çıkarmayan, şehit ailelerinin yanından uzaklaşmayan, gözyaşlarıyla teselliyi bir arada harmanlayan ama zafere olan inancını hiç mi hiç kaybetmeyen o narin Kadını – toprak için savaş veren ülke başkanının sevgili eşini doğum gününü kutlamaktan ısrarla kaçınan Mihriban hanımı tekmil tanıyalım…

PARLAK ÖĞRENCİ: GENÇ KIZ MEHRİBAN ALİYEVA (PAŞAYEVA)

Mehriban, 20 yaşında mezun olduğu liseden sonra tıp fakültesinde üniversite eğitimine devam etti. Genç bir anne olmanın yanı sıra öğrenimine birincilikle devam eden bir öğrenciydi. Fizik profesörü Arif Paşeyev babası, oryantalist Profesör Aida İmanguleyeva annesiydi. Baba tarafından dedesi Tebriz’li Mir Celal Paşeyev Azerbaycan’ın ünlü yazarlarındandı. Anne tarafından dedesi de Bakü Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Profesör Nasir İmanguliyev’di.

Elçibey döneminden uzun yıllar Azerbaycan’ın Amerika Washington Büyükelçiliği görevini yürüten Prof. Dr. Hafız Paşayev başarılı ve disiplinli bir çocuk olan yeğeni Mehriban’ın çocukluktan çok akıllı olduğunu söylemişti bir sohbetimizde…
Moskova ‘da Tıp Üniversitesi’ni birincilikle bitirdiğinde iki kız annesiydi Mihriban. Uzmanlık alanı olarak rahmetli kayın validesi ünlü oftalmoloji Profesörü Zarifa Hanım gibi göz hastalıkları bölümünü seçti. O yıllarda onunla çalışan Rus doktorlar Mehriban Hanım’ın insani özelliklerini, hastaların üçüncü kattani griş katına kadar koluna girerek bizzat indirmesini duygulanarak anlatıyorlar.

Arşivdeki resimler de Merhum Haydar Aliyev’in gelinini Mehriban’ı ne kadar sevdiğini anlatıyor. Evlendiklerinde İlham Aliyev 21, Mehriban Paşayeva 19 yaşındaydı. 1996 yılında iki kızdan sonra üçüncü çocuk aileye geldi, küçük Haydar.

Rusya’nın en etkili üniversitelerinden biri olan Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’nden mezun olan İlham Aliyev’in siyasi tarih üzere 1987 senesinde doktora derecesi aldığını çoğumuz bilmiyoruz. Mehriban Aliyeva’nın göz hastalıkları uzmanı operatör doktor olduğunu bilmediğimiz gibi. Merhum Haydar Aliyev’le bir çatı altında yaşamak ise adeta siyaset okulunda ders almak gibiydi. Ve karı koca genç Aliyevler bu okulun başarılı öğrencileriydi.

İlham Aliyev Azerbaycan siyasetine adım attığı günden beri hayat yoldaşı Mihriban Hanım da bu sahnede yanında yer aldı. Onunla omuz omuza dertlere derman olmaya çalıştı. Yurtdışı gezilerde Aliyev ‘e sadece eş olarak refakatçılıkla yetinmedi, Azerbaycan kültürünü uluslararası arenada tanıtmak ve Karabağ gerçeklerini anlatmak için yorulmadan gece gündüz çalıştı.

Dışarıdaki aleni düşmanlarla birlikte içeriden olup dışarıdan fonlananların sapı özümüzden olan baltaların hücumuna maruz kaldığı çok zamanlar olsa da pes etmedi.

Bir resimleri var Aliyevlerin, önemli bir toplantı öncesi dışarıda ayaktalar ve İlham Aliyev sırtını Mihriban hanıma dayayarak çok ciddi yüz ifadesiyle ileri bakıyor, Mihriban hanım da onun sırtına yaslanarak aceleyle bir şeyleri not alıyor…
Her defasında duygulanarak bakıyorum o resim rastıma çıktığında…
Her anlamda sırt sırta vererek ne çok badireler atlattılar…
Hak edilen başarıyı kimse engelleyemez.

2007 yılında Dünya Sağlık Örgütü, çocuk sağlığı ve uluslararası ölçekte annelere yardım çalışması nedeniyle Mihriban Aliyev’yı ödüllendirdi.
Mihriban Aliyeva, UNİSEF’in iyi niyet elçisi olarak hummalı şekilde çalışan, çelik iradeli altın kalpli bir kadındır. Manevi değerleri çok önemser, Şeyh Nigari Karabaği hazretlerinin Azerbaycan eğitim müfredatında yer alması için Vakfımız adından yapılan başvuruya büyük katkı sunduğuna ve bizzat ilgilenerek sonuçlandırdığına şahidim. Türk Medeniyetinin önemli değerlerinin UNESCO tarafından

tescillenerek kabul edilmesindeki üstün gayretlerine şahidim. Güzel Karabağ’ımızda Ermenistan tarafından tarihi abidelere vurulan zararın dünya kamuoyunda bilinmesi ve tarihi anıtların, kültürel varlıklarımızın onarılması için başkanlık ettiği Haydar Aliyev vakfının olağanüstü çabalarına şahidim. Ruhumuzun yansıması tar, tarihimizin hikayesini tellerin diliyle nakleden keman ve ceddimizin günümüze emaneti olan milli musikimizin canlanması üçün, ölmek üzere olan Muğamat (makam) janrının yaşaması için milli kıyafetlerimizin tekrar dünya moda salonlarında boy göstermesi için yaptıklarına şahidim. Bir de kimselerin yapılmasından haberdar olmasını istemediği hayır işleri var tabi… Tüm Batı ve Doğu dünyası için milli manevi değerlerimizle modern kültürü en güzel şekilde odaklayan bir kişiliktir Mihriban Aliyeva.

İslam coğrafyasında tüm Doğu dünyasında ilk Demokratik Cumhuriyet ‘i kuran, ilk opera, ilk tiyatroya sahip ve 1918 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan Can Azerbaycan, eminim ki halk tarafından çok sevilen Mehriban hanıma bugün olduğu gibi daima destek olmaya devam edecek.

Mihriban hanına verilen makamlar hediye değil bileğinin hakkıdır. O, hayatı boyunca eşine ve halkına daima güvendi ve ailenin temel direği olarak o güvenin Karabağ Zaferi ile taçlanmasında belli ettirmeden büyük rol oynadı. Mehriban hanımın doğum gününü fırsat bilerek ona hakkını veren adam gibi adam, eşinin yanında dimdik duran, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e tüm Türk kadınları adından teşekkür ederiz.
Bizim Mihriban’a en güzel doğum günü hediyesi onu çok seven Yürek Türkiye’mize onun pek bilinmedik yönlerini etraflı anlatmak olacak, diye düşündüm.

Toprağına yüzümü sürmeye hasret kaldığım babamın mezarı başında bana evlat olarak Fatiha okutturma mutluluğunu yaşatan Ali baş Komandanımızın aile başçısının baş tacı olan güzel kadın, iyi ki doğdunuz.

Doğum gününüz kutlu olsun, Karabağ Zaferinin perde arkasındaki zarif, cesur kadını.
Şuşa başta olmakla en sıkıntılı günlerde işgalden azad olsa da namert düşman güllesinin nefes yakınlığında olduğu topraklara on yedi kere sefer eden Ali baş Komandanın yanından hiç ayrılmayan, telefonla hasret kaldığımız topraklara ait görüntüleri çekip bizlerle paylaşarak ölülerimizin ruhunu şad eden, dirilerimize moral veren yüce kadın, iyi ki doğdunuz.

Türkiye ve Azerbaycan olarak birlikte güçlü olduğumuzu her fırsatta dile getiren ve sosyal medyadaki paylaşımlarıyla bu birlikteliğin devamiyeti için Emine hanımla işbirliği içinde yumuşak gücü (soft power) zarafetiyle kuvvetlendiren önemli bir siyasi figürdür Mihriban hanım. Büyük önder Atatürk “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz kederi kederimizdir” demişti.

Cumhurbaşkanımız Azerbaycan Parlamentosunda Şuşa Beyannamesi akabindeki konuşmasında hem Atatürk ‘ün sözlerine hem ulu lider Haydar Aliyev “Bir Millet İki Devlet” söylemine atıfta bulunarak dediler ki “Azerbaycan’ın kaderi kaderimizdir”
Mihriban Hanım, bizim Mihriban kaderinizi daim güzellikler süslesin.
İyi ki varsınız.”

/Sabah.tr.com/